Millet bir yol tutmuş gidiyor;
Ama iyi, ama kötü:
Samsun’dan tutmuş, Viranşehir’den tutmuş;
Ulus meydanında bir börekçi dükkânından;
Cibali’de kutu fabrikasından tutmuş;
Paşabahçe’de şişeden,
Şemsipaşa’da tütünden;
Atın yularından tutmuş, kelin perçeminden
Kalpazan Tahir,
Lavantacı Mehmet,
Süklümpüklüm Hanife...
Hepsini saymam, ne üstüme vazife;
Herkes bir yol tutmuş gidiyor:
Mesela bir Ali Bey var tanıdıklar arasında,
Veli Bey var;
Hani bir akla uyup da bir olsalar;
Gözümüzün yaşına bakmaksızın,
Şu güzelim memleketi satarlar.
Necip Bey var, zırzır deli;
İlhami Bey hınzır deli...
—Olanlar bize oluyor bu arada—
Taş üstüne taş koyan var,
Hürriyetten cayan var.
Bizim kayınbirader kızıla yakalandı,
Yenganımın nezlesi var.
Saat 6 dedi mi akşam oluyor, olur a...
İstinye doklarında bir işçi,
Demokrasiyi su gibi biliyor, bilir a...
Kiminde akıl fikir noksanlığı,
Kiminde fazlası var.
Mösyö Hırant’ın gözlüğü firenk altını,
O da öyle bulmuş geçiminin yolunu.
Kerim Usta keçilerini kaybetmiş.
Necati Beyin de felsefesi şu:
Armut piş, ağzıma düş.
Erkilet güzeli bağlar bozuyor.
Kaçamak Sulhiye’nin tadı başkadır.
O kömür gözleri olmasaydı keşke;
Mualla Hanım kötülüğe teşnedir.
Şair İlyas’ın evi tamtakır kuru bakır;
Ferhunde Hamfendinin evinde halayıklar;
Kenarın dilberi hüsnüne pek güvenme;
Yel üfürür, su götürür, engel olabilene aşkolsun;
Malum ya, alınyazısı var!
1939 yılında bir zelzele Erzincan’ı yıkıyor;
Anladık, çaresi yok...
Ardından su basıyor Çukurova’yı;
Eskişehir felaketi, Balıkesir yangını;
Çarşamba’yı sel alıyor.
Anladık, bütün bunların çaresi yok;
Tabiat kuvveti, ihmal, şu veya bu...
Ya o kıtlık yılları;
Uluorta salavatlar, tekbirler;
Günün birinde dokuz cinayet?
Ne İsa, ne Musa, ne Muhammet bu işe karışıyor;
Verem alıp gidiyor, ardından bakakalıyoruz;
Trahom kör ediyor, sıkıysa önüne geç;
Sıtma... hele o sıtma;
Ha bereket!
Frengiden dökülüyoruz.
Millet bir yol tutmuş gidiyor;
Hepsinin işi iş zaten...
İşçi Muharrem yorganı başına çekiyor;
Komşunun ahretliği gönül çekiyor;
Bülbüller akasyanın dalında dem çekiyor;
Anam çile çekiyor;
Çek deveci develeri yokuşa, aman...
Metin Eloğlu
HALKIN TUTTUĞU YOL
2 Ekim 2007 Salı |
Gönderen
editör
|
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
BİZ KİMİZ
HASAN TAHSİN ÇETİN & MURAT SOLGUN
METİN ELOĞLU
.
ARŞİV
Popular Posts
-
Kötüymüş, cahilmiş; bunlar hep peşin hüküm… Dolmabahçe’ye yanaşın da –eğer yanaşabilirseniz- İyi niyetle şöyle bir kolaçan edin: Adam oturmu...
-
I Tavsayan bir rüzgârdaki hadilik Sudaki buğulanıma direniş Gece indi miydi Ot güne upuzuyor Geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni...
-
Arkamdan laf etmişsin, sana yakıştıramadım; Beni rezil edip, bir köşeye kodu, demişsin... Dayını kışkırtacakmışsın da bir gece vakti; Parayl...
-
Bir ara çağdaş çağdaş tüttü; Caydı, Taşdevrince tüttü… Cami-ül Ezher’e devam eti bir ara; Hac’a gitti, Holivut’a gitti… Kâh ferace-yaşmak, k...
-
Günler günleri kovaladı, aylar ayları; Sabah karanlığında, öğle üstü, geceleyin Aşk yılları, Öğrenim yılları; Pembe yıllar başımın tacı, Zif...
-
Sevgili Şermin, Hayrünnisa, Saadet Hanım; Bu memlekette aydın karı yok! diyen efendiler; Geçerken şöyle bir uğrayın perşembeleri, Vallah to...
-
Beşiktaş’ta Kürt Bekir’in kahvesi, Gözönünde helalinden bir deniz; Aylardan temmuz; ağustosla haziranın arası. Biraz ötede hayal şehir, Anad...
-
Bunu anlasa anlasa Muhammet anlar Hatçe’si bir güzeldi de Senle ben ikimiz değil miydik Denizin İstanbul’a geldiği aylar Maydanoz kaç parayd...
-
Akşamüzeri balkona kuruldu muydu Bacak bacak üstüne atıp cigarayı da yaktı mıydı Şeytan diyor ki git, saçlarını dola eline Bir sille bir tar...
-
Hışmılismirrahilezeliharamisnan Izillakeysülehibbilibnetucanan Delivehmileşünahretinemilezan Şahkisansabirzeytülsattaraban Metin Eloğlu
0 yorum:
Yorum Gönder