KALDIRIM MÜHENDİSİ

28 Eylül 2007 Cuma | | 0 yorum

Günler günleri kovaladı, aylar ayları;
Sabah karanlığında, öğle üstü, geceleyin
Aşk yılları,
Öğrenim yılları;
Pembe yıllar başımın tacı,
Zifiri yılları anama söylemeyin...
Ham hayaller, olmaz işler peşinde,
Gözüm kime ilişse ben onun yâri...

Kabaetime pıçak sokuluyor aşktan ötürü;
Caket pantol kumara gidiyor aşktan ötürü;
Gençliğimi harcıyorum bir çırpıda;
Bu da mı aşktan ötürü?
Dangalak! dese biri...
Hayatımın bu parçasmı neye benzetsem?
Mesela, mesela, mesela...
Osmanlı tarihinde Deli İbrahim Devri.

Daha mühendisliğimin ilk yılları
Ahırkapı’dan bir kız alıyorum.
Kız beş vakit namazında,
Söküğümü diker, yatağımı kabartır,
Patlıcanı kızartıp ağzıma verir;
Sonumuz mu?
Sonumuz belli...

O bekâr o yalnız günlerinde
Güzel İstanbul’u gezdim dolaştım,
Altımda tanrı vergisi bir taşıt.
Öyle işler gördüm ki içim parçalandı;
Namussuz namusluya,
İnsan hayvana eşit.

O duvar senin bu duvar benim,
Bir güz gecesi eve dönüyorum.
Köşe başında bizim aile efradı:
Biri kızkardeşim, öteki ninem;
Nermin fingirdeşiyor, ninem dileniyordu;
Bu yaştan sonra yalan söylemem.

Gözlerim yaşardı, kendimi dar attım postaneye:
Biricik kardeşim İlyas, diye bir mektup yazdım;
Bana 30 lira gönder acele,
Senden başka güvenecek kimsem yok...
Ne dersiniz, şu bildiğiniz İlyas
Cevap bile vermedi hergele.

Bundan sonrasını kalem yazamaz,
Ne kadar azgın olursa olsun.
Bir bakıyorsunuz iş peşindeyim,
Ekmek, dostluk, hürriyet peşindeyim;
Bir de bakıyorsunuz düşmüşüm mahkemelere...
Sayın yargıç! diyorum son celsede;
Ben ileriliği iş olsun diye sevdim;
Siz tuttunuz ciddiye aldınız;
Ama artık mapuslara düşmeyeceğim,
Aklımla oturup, aklımla kalkacağım...



Metin Eloğlu

DAYI BEY

| | 0 yorum

Eski bereket kalmadı şiirlerde;
Hikâyesi anlatılmaz, uzundur.
Ama gerekliymiş, olsun efendim,
Hürriyet olduktan sonra bu memlekette,
Egemenlik ulusundur!

Ulus yan çizer, kuyu kazar;
Ulus ince eler, sık dokur...
Mesela?
Mesela, şiir yazar.

Tatlı canıma kıyıp, bir yol düşündüm;
Yetmedi, bir daha düşündüm;
Kalemi mürekkebe banınca,
İşte bu şiiri döktürdüm:

Elifimin camında
Perdeler geniş
Kâh ısıtır, kâh soldurur eşyayı
En güzel güneş

Elifimin aklında
Bir zengin evi
Köşk mü desem konak mı desem
Bütün yataklar yaylı

Elifimin gönlünde
Sevdalar türlü türlü
Oturmuş tırnak keser
Komşunun oğlu

Elif imin dayısı da
Aksi gibi hürriyete âşık
Yazılar yazar çizgiler çizer
Hey gidi gençlik

Metin Eloğlu

GARİP KUŞUN YUVASI

| | 0 yorum

Bu evden içeri biyol girene,
Oh çekmek yasak;
Sofrasında tuz, lambasında gaz yasak!
Öyle bir evdir ki bu,
Hayale yakın, akla uzak;
Delibozuk kapıları
Toz bürüdü salkımsaçak;
Daha açık konuşalım:
Bizim evin merdiveni,
Bilemedin üç basamak.

Oturmuş kös dinleriz;
Kimimiz arif, kimimiz ahmak;
Bir babamız vardı katı yürekli,
Ektiğini biçemeden
Gürledi gitti.

Gazhane yollarından toplayıp
Kömür koydum mangala;
Şubat sonlarında bir kış gecesi;
Oy dingala dingala...
Yalın ayak, başı kabak
Anamız geldi;
Eğildik eteğini öptük:
Yolculuk iyi geçti mi, ana?
Harem-Salacak arasında
Denize düştüm;
Balıklar yanıma üştü.
Bir mavilik bir mavilik,
Bakınca kendimden geçtim.
Bu koku ne acaba?
Mangalda çarıklar pişti.
Sofraya çöktük, delik sahan delik sahan içinde;
Amanın Allah;
Üç yudum aldım,
Tükendi şişe;
Şişedeki zehir
Derdimi deşti.
Bir türkü söyledim ince,
Bülbüller cama kondu:
‘İki kol iki bacak
‘Hürriyetle yaşanır ancak.’
Hele anamı bir daha öpeyim;
Yarın sabaha kadar,
Kim ölecek, kim kalacak...

Sabah oldu, uyandık evcek;
Bir kız geldi kapıya:
Alacaksan al beni...
Alamam!
Kahkahanın bini bir paraya.
İşin doğrusunu bu kıza anlatamam;
İçtiğimiz su acı,
Gördüğümüz düşler felaket düşü,
Pencereden uzan da bak,
Bak da ağla;
Bir yatakta sekiz kişi...
Haydi seni aldık, diyelim;
Dokuz kişi bir yatağa sığıştık,
Nefes nefese...
Verem olduk, temsil;
Ne halt ederiz gayri?
İlişme bize,
Bozma keyfimizi;
Havalanmış mahalle kızı.



Metin Eloğlu

ERKEK ZELİHA’NIN TORUNU

| | 0 yorum

Ben bütün mahallenin dilindeyim
Her dedikoduda bulunurum
Bir zamanlar dükkân işleten
Erkek Zeliha’nın torunuyum

Ben bazı zamanlar ağacın yanındayım
Ahlatların dibindeyim
Yüzü ciletle kesilmiş
Kötülerin koynundayım

Yağmur yağar da hava bozunca
Eve yollanırım çişim gelince
Dil döküp şiir yazarım
Gönüller şen olunca.

Evden çıkarım annem kızınca
Para bozdururum tütün alınca
O kahve senin bu kahve benim
Bitlenirim kış boyunca.

Kahve köşesinde güzel laf ettiler
Şiirimi benden iyi saydılar
Tam yüz kişinin ortasında
Anama avradıma sövdüler.

Ekmek yedim tuz yaladım
Oramı buramı elledim
Sabahtan akşama kadar
Altmışaltı oynadım.

Benim aklım serseri aklı
Cebimde pıçaklar saklı
Sakal koyvermiş bir de babacığım var
Evlat yüzünden ağlamaklı.


Metin Eloğlu

GİDİŞAT

| | 0 yorum

Tacir Ali Beyin karısı
Hoş insandır bencileyin
Ama muhtara sorarsanız
Mahallenin yüz karası.

Donsuz yatarmış geceleyin
Yatar a, öyle alışmış
Hem bize ne, bu gidişat
Başıyla berabermiş Ali Beyin.

Tacir Ali Bey şimdi trende
Yan gelip yatmış
Karıyı kızanı hepten unutmuş
Evleri var hane hane.



Metin Eloğlu

BİZ KİMİZ

HASAN TAHSİN ÇETİN & MURAT SOLGUN